1980 yılından bu yana yabancı yatırımlar ve yabancı yatırımcılar ile çalışıyorum. İlk yıllarda hobim, sonra bir profesyonel yönetici olarak görevim, en son olarak da Romanya da kurduğum danışmanlık şirketimin ana uğraşı olan yurtdışında yatırım konusu herkese öncelikle çok ilginç görünüyor. Ama bununla birlikte çoğu kişi kendini bu resmin içerisinde hayal ettiğinde heyecanı artıyor, tansiyonu yükseliyor ve bu işin çok riskli ve belirsizliklerle dolu olduğunu düşünüyor..Her iş gibi eksik bilgi ile yapıldığında onlara %100 katılıyorum..Ama sağlam bilgi ve deneyim ile desteklenmek kaydı ile işimizi hızla geliştirmenin bu global uygulamasına bir bakmalıyız..
Çoğumuzun net olarak bildiği gibi yatırım her zaman ve her yerde kendi başına risk unsuru taşır. Çünkü yatırım, kişi veya firmaların şu anki miktarı belli gelir ve varlıklarını gelecekte bekledikleri/umdukları /hesapladıkları belirsiz gelirler ve varlıkları elde etmek için harcamalarıdır. Gelecekte oluşacak gelir beklentisi içerisinde yapılmayan hiçbir harcama yatırım değildir. Ayrıca hem çıktı/harcamanın hem de girdi/gelirin sadece para olarak düşünülmemesi gerekir. Bu unsurlar para olduğu kadar, fırsat maliyeti olarak hesaplanan zaman, emek, deneyim, teknoloji, fikir, vb veya genelliklede bunlardan birkaçının bileşkesi olabilir. Bir yatırımdan söz edilebilmesi için bu her biri birbirinden değerli unsurların bir proje, hedef, amaç çevresinde buluşması gerekmektedir. Örneğin otel işletme bilginiz ve deneyiminiz veya markanız ile bir ülkeye gidip bir otel yatırımcısının ortağı olarak yurtdışı yatırım yapabilirsiniz..
Yatırım eğer yaşadığımız ve tanıdığımız bölgede ise kişilere hayli rahatlatıcı ve güvenli gözükmektedir. Hele aynı pazarda, ayni ürün veya ürün gamı ile ve daha da iyisi aynı yönetim ve personelle yapılacak ise yatırım kararı kolaylaşmaktadır. Ama hedeflenen yatırım veya gelir artırıcı eylem başka bir bölgede hele yurtdışında yapılacaksa korkular artmakta, yeni bir ürün, yeni bir pazar veya yeni personel ya da yeni bir teknoloji vs gibi bilinmezlikler içeriyor ise kademe kademe kabus halini almaktadır. Yatırılacak değerlerin ve alternatif maliyetlerinin büyüdüğü oranda yatırımların şansa bırakılmaması ve mutlaka güvence altına alınması yani bilgi ile sigortalanması gerekmektedir.. Bu güvence, batılı çok uluslu şirketlerin uygulamalarından da bildiğiniz gibi araştırma ile yatırım harcamaları öncesinde bu bilinmezliklerin olabildiğince bilinir hale getirilmesi ile edinilebilir.
Bildiğimiz, deneyim sahibi olduğumuz, ve dolayısı ile riskleri düşük pazar ve ürün varken ne diye bilmediğimiz yerlere gidip bilmediğimiz kişilerle bilmediğimiz işleri yapalım ?? ….Diye soruyorsanız bu doğru ve yerinde bir sorudur…..
SWOT analizi sonuçları firmamızın rakiplerimizden güçlü olduğunu, zayıflıklarımızın karlılığınızı azaltmayacağını, hala önümüzde bugün çalıştığımız ürün, konu, pazar ve sektörde fırsatlar olduğunu ve tehditlerin uzakta olup firmamızı ve gelirlerini şu anda etkilemeyeceğini gösteriyorsa tabii ki yatırımlarımızın öncelikle bildiğiniz ürünlerde ve pazarlarda olmasını gerektirir…
Ama ya tersine veriler ve göstergeler varsa ve sonuçlar bize örneğin önlenemez güçlü rakiplerin geldiğini, zayıflıklarımızın kısa vadede giderilemeyeceği için işimize yansıyacağını gösteriyorsa ve fırsatlar azalmış veya bitmiş, buna mukabil tehditler artmış ve güçlenmiş ise… ve tüm bunlar için önlem almakta gecikmiş isek…yol yakınken yatırımlarımızı yeni bölge, veya pazar veya ürün veya teknolojiye aktarmamız gerektiği görülüyorsa kararımızı bu zordan yana koymamız gerekecektir.
Bazı firmalar en doğru yönetim kararlarını vererek her şey güllük gülistanlıkken bile yumurtalarını aynı sepete (pazara-ürüne-ülkeye) koymamak için (hedging) bile yeni bölgelerde yatırımlara girmektedir.
Sermayenin serbest dolaşımı ve globalleşme dünyayı tek pazar ve sınır tanımayan fırsatlar diyarı haline getirmiştir. Bu nedenlerle geçmişte olduğu gibi bir bölge ve pazarda sıkışan becerikli firmalar ve üstün ürünler, beceriler veya yüksek teknolojiler dünyanın diğer ülkelerinde, yerlerinde ve diğer pazarlarında başka müşteri kitlelerine hizmet vermek ve sunulan/var olan fırsatları rakiplerinden önce kullanarak ek ve yüksek karlar yaratma şansını yakalamışlardır..
Örneğin 55 dakika uçuş mesafesindeki bir ülkede 2007 yılından bu yana yatırımcıya, üyesi olduğu yaklaşık 500 milyon tüketiciye bir fatura ile doğrudan ve hızla ulaşılan, fert başına geliri yüksek Avrupa Birliği Pazarını ve yabancı girişimciye eşit hukuk güvencelerini sunmakta ise…… Hal böyle iken toprak, enerji ve emek gibi girdi ve dağıtım maliyetleri Türkiye nin çok altında ise…. Ayrıca bu yetmezmiş gibi yapılacak yatırımların en az % 50 si yatırımcıya bağış olarak geri verilmekte ise….. ‘’Bu kadar cazibe ile sunulan davetiye bir bakmak gerek artık.. ’’ diyorsanız yurtdışı yatırıma bir adım yaklaştınız demektir. İkinci adım olan ‘’konular bazında araştırmaya ve bilgi toplamaya başlama’’nın zamanı gelmiştir.
Tüm yatırımlarınız hayırlı olsun ama Yurtdışı Yatırımlar da biz daima ‘’ancak hayırlı ise olsun’’ deriz..